Anadolu Isuzu’dan Özbekistan çıkarması: Genel Müdür Arıkan’dan çok konuşulacak yerlilik ve kur açıklaması! – Son Dakika Ekonomi Haberleri

Anadolu Isuzu'nun, Japon Isuzu ve Itochu ile uzun yıllardır işbirliği içinde Özbekistan'da faaliyet gösteren SamAuto'nun yüzde 75,2'sini satın alma teklifi 30 Eylül 2025 tarihinde kabul edildi. 42 yıllık sektör tecrübesine sahip Anadolu Isuzu, bu stratejik yatırım sayesinde Orta Asya ve benzeri pazarlardaki varlığını güçlendirecek ve rekabet gücünü artıracak entegre bir üretim merkezi olma yolunda stratejik bir adım attı.

SAMAUTO

1999 yılından bu yana Özbekistan'ın Semerkant kentindeki üretim tesisinde faaliyet gösteren ve merkezi Taşkent'te bulunan SamAuto; Otobüsler, kamyonlar, pikaplar ve özel amaçlı araçlar da dahil olmak üzere geniş bir ticari araç yelpazesi sunmaktadır.

Anadolu Isuzu, önümüzdeki günlerde gerçekleşecek taşınma sürecinin ardından Orta Asya'daki üretim ve dağıtım ağını önemli ölçüde genişletecek. Bu satın alma ile SamAuto fabrikalarında üretilen bazı modelleri Anadolu Isuzu ürün gamına eklemeyi, ayrıca bazı Anadolu Isuzu modellerini de SamAuto fabrikasında üretmeyi hedefliyor.

Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan satın alma sürecini değerlendirdi. Arıkan, şunları söyledi: “Anadolu Isuzu olarak bu yatırım, uluslararası pazarlardaki varlığımızı daha da güçlendirme yolunda attığımız en önemli adımlardan biridir. Bu satın alma, ticari araç üretim gücümüzün yanı sıra Türkiye'nin mühendislik ve endüstriyel uzmanlığını da dünyaya daha yüksek sesle ve gururla temsil etmemizi sağlayacaktır.”

Anadolu Isuzu'nun İstanbul'da basın mensuplarıyla düzenlediği toplantıda Arıkan'ın olağanüstü sözleri şöyle oldu:

''Günümüzde dünya trendlerinde başarılı olmanın yolu sepetteki modelleri biraz genişletmekten geçiyor. Çoğunlukla yurt çapında olmak üzere kamyon ve pikaplarla başlayan sisteme, ilk olarak otobüsleri de ekleyerek yurt geneline satmaya başladık. Daha sonra ihracata başladık. Özellikle otobüslerde ihracat son 10-12 yılda çok arttı, 45 ülkeye yayıldık. Ama bir şekilde bu yeterli değil. Neden yeterli değil? Dünyada ciddi bir korumacılığa eğilim var. Gördüğünüz gibi sürekli tarifelerden bahsediyoruz.

Bu açıdan baktığınızda Anadolu Grubu'nun özellikle Cola ve Efes iş kollarının Orta Asya ve Doğu Avrupa'da çok geniş bir yayılıma sahip olduğunu biliyorsunuz. Bunu dikkate aldığımızda Özbekistan'da bir fırsat doğdu. Özbekistan'da özelleştirme süreci yaşandı. Zaten Özbekistan'dayız; 4 fabrikamız var ve bölgeyi iyi tanıyoruz. Üstelik bir süredir o bölgede ürün satışı da yapıyorduk. “Hadi içeri girelim” dedik.

Anadolu Grubu'nun sinerjisi sayesinde Özbekistan bize çok ilginç bir fırsat sundu. Peki nedir bu şirket? “1999'dan bu yana faaliyet gösteren bir şirket.”

Günümüzde kamyon çeşitleri arasında hem gazlı hem de dizel modeller bulunmaktadır. 8,5-9 metre uzunluğa kadar otobüs ve pikapların da montajını yapıyorlar; bizim Isuzu pikapımızın da montajını yapıyorlar.

Kazakistan, Kırgızistan, Azerbaycan, Tacikistan ve Türkmenistan'da Isuzu markasıyla değil SamAuto markasıyla satış yapıyorlar.

Ürün bazına bakacak olursak öncelikle o bölgede büyük otobüslere, yani 9 metrenin üzerindeki otobüslere yoğun bir talep var. Yenileme talebi ağırlıklı olarak gazla çalışan otobüslerde görülüyor. Orada katkıda bulunabileceğimiz bazı şeyler var. Kamyonlarda sağlayabileceğimiz bazı şeyler var. Küçük ve hafif ticari araçlara da ekleyebileceğimiz şeyler var.

“HEDEFİMİZ EN AZ YÜZDE 50 ARTIŞ”

Hedefimiz önümüzdeki beş yıl perspektifinden bakarsak buranın mevcut cirosunu en az yüzde 50, hatta yüzde 100'e kadar artırmak. Şu anda yaklaşık 180-200 milyon dolar değerinde 4 bin adet ciro var. Ancak bu hacmin yüzde 50 ila yüzde 100 oranında artırılması fırsatını görüyoruz.

TÜRK FİRMALARI NEDEN YURTDIŞINDA YATIRIM YAPIYOR?

Yapılan toplantıdaTürkiye'deki rekabet koşulları sizi veya diğer marka temsilcilerini yurt dışına yatırım yapmaya itebilir mi?Tuğrul Arıkan'ın “” sorusuna cevabı şöyle oldu:

''Kapasite önemli bir konu, bunu bana hatırlatman iyi oldu. Doğru, Türkiye'de ciddi bir kurulu kapasite var. Otobüslerde de kamyonlarda da durum aynı. Türkiye'de son yıllarda, özellikle de son 7-8 yıldır iç pazar talebi oldukça düşük. Otobüs satışları da midibüs satışları gibi düşük. Türkiye gibi nüfusu 90-100 milyon olan bir ülkede yılda 1.000-1.500 otobüs, 2.000-2.500 midibüs satışı çok düşük rakamlar.

Bunun sebeplerine girmeyeceğim ama biliyorsunuz, Ticari araçlarda finansman çok önemlidir. Yüksek finansman maliyetleri şu anda pazarı kısıtlıyor. Mevcut politikalar nedeniyle önümüzdeki yıl faiz oranlarının düşmesini bekliyoruz.

Ama gerçek şu ki kapasite fazlası var. Bu kapasite fazlasının olumluya dönüştürülmesi gerekiyor. Mesela Japonlardan gördüğümüz en önemli şeylerden biri şu; kapasiteyi daima maksimumda tutuyorlar, üretim maliyetlerini kontrol altında tutuyorlar. Bizim de aynı yaklaşımı benimsememiz gerekiyor.

Bu yatırım kapasite açısından da katkı sağlayacak. Türkiye'de kapasite kullanımını artıracak ve orada dolduracağımız işler buradaki üretim hacmini de artıracak. Yani kesinlikle bir avantaj olacaktır.

Ama en önemli soru şu; artık farklı modelleri düşünmeye başlamamız gerekiyor. Model derken araç modelini değil, satış modelini veya pazara erişim modelini kastediyorum. Artık bu işi sadece ihracatla yürütmek mümkün değil. “İşbirlikleri, ortaklıklar ve satın almalar gibi yöntemleri daha da çeşitlendirmemiz ve zenginleştirmemiz gerekiyor.”

“YURTİÇİ TARİFE YÜKSEKLİK Aleyhimize!”

Arıkan, sektörünüzde nasıl bir bakış açısı izlediği sorusuna yanıt olarak şu ifadeleri kullandı:

''Çok başarılı bir sektör olduğunu düşünüyorum. Bunu şu şekilde düşünün: Otomotiv sektörünün ülke için yarattığı katma değer açısından en başarılı sektör otobüs sektörüdür. Daha sonra kamyon geliyor. Bunu nerede söyleyeceğiz? Yerlilik oranına baktığımızda bunu görüyoruz. Her ne kadar yüksek yerlilik oranı şu anki kur seviyesinde aleyhimize işlese de bu geçici bir durum. Yüzde 60-70 yerli üretim olan otobüsler var. Türkiye'de otomotiv sektöründe böyle bir ilişki yok. Çünkü alt sektör çok güçlü ve gelişmiş. Bu açıdan yani katma değer açısından baktığınızda oldukça başarılı bir sektör.

Ama sektörün en büyük sorunu dediğim gibi kapasite fazlası. Yani üretim kapasitesi mevcut talebin çok üzerinde. Bu nedenle sektör ihracat odaklıdır. Bugün dünyanın her yerinde Türkiye'de üretilen Türk otobüslerini ve kamyonlarını görebilirsiniz. Bu çok büyük bir başarı. Çünkü az önce de söylediğimiz gibi özellikle satış sonrası hizmet ağı ve müşteri ilişkileri açısından otobüsler otomobillere göre çok daha fazla dikkat gerektiriyor. Satış sonrası servis ve bakım hizmet ağlarını oluşturmak kolay bir iş değildir.

Şu anda 46 ülkede satış yapıyoruz. Her ülkede satış sonrası ağımız, servislerimiz ve distribütörlerimiz var. Her şeyi kontrol ediyoruz. Bu nedenle sektörün katma değer açısından önemi oldukça yüksektir. Ayrıca ülke ekonomisine de büyük katkı sağlıyor. Otomotiv sektörünün genel tablosuna baktığınızda, özellikle otomobil ithalatının artması nedeniyle dış ticarette açık olduğunu göreceksiniz. Ama otobüs tarafına baktığınızda tam tersi, dış ticaret fazlası var. “Bu böyle devam edecek.”

70 MİLYON DOLARLIK İKİNCİ YATIRIM

Anadolu Isuzu Genel Müdürü Tuğrul Arıkan da Özbekistan'daki işin toplam ciroya katkısını değerlendirerek, “Gelecek yıl muhtemelen toplam cironun yüzde 25'ini oluşturacak. Ama sonraki yıllarda bu sayı 40'a kadar çıkacak” dedi.

Operasyonun devamında iş genişletmeye yönelik yapılması planlanan yatırıma ilişkin Arıkan, şunları söyledi: “Şu anda miktarını tahmin etmek kolay değil ama kabaca gördüğümüz kadarıyla önümüzdeki 5 yıl içinde 40 ila 60-70 milyon dolarlık bir yatırım daha yapacağız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir