Buckingham Sarayı’nın Yanında Royal Hotel’de Kalmak Iyi mi Bir Şey
Daha ilkin Buckingham Sarayı’nın bir parçası olan Londra’daki bir otel olan The Rubens at the Palace’da bir gece geçirdim.
Saraydaki Rubens’in dışı.
Mikhaila Friel / İçeriden
Çarşamba günü, Londra’daki Buckingham Palace Road’da kraliyet temalı bir otel olan The Rubens at the Palace’a giriş yaptım.
Otelin bir sözcüsü bana, otelin bulunmuş olduğu binanın daha ilkin Buckingham Sarayı’nın bir parçası bulunduğunu ve 18. yüzyılda saray çalışanı için dükkan ve yaşam alanı olarak kullanıldığını söylemiş oldu. Binanın 1953’ten beri otel bulunduğunu söylediler.
Google Haritalar’a nazaran otel, Buckingham Sarayı’na altı dakikalık adım atma mesafesindedir.
Rubens at the Palace, Buckingham Sarayı’na altı dakikalık adım atma mesafesindedir.
Google Haritalar.
Kalışımdan ilkin Google Haritalar’a göz attığımda, otelden sarayın ana girişine bir tek altı dakikalık adım atma mesafesinde bulunduğunu okumaktan fazlaca etkilendim.
Varışta, otelin saraya düşündüğümden daha yakın bulunduğunu keşfettim. Otel, Royal Collection Trust’a nazaran, Kraliçe’nin ve kraliyet ailesinin öteki üyelerinin otomobil ile gezi ederken saraydan çıkıp saraya girmiş olduğu sarayın Kraliyet Ahırları’nın karşısındadır.
Kraliyet Temalı Kraliçe Oda’da kaldım.
Rubens’teki Kraliyet Temalı Kraliçe Odası.
Mikhaila Friel / İçeriden
Royal Temalı Queen odada bir çift kişilik yatak, bir emek verme masası, iki yan sehpa, koltuklu yuvarlak bir masa ve bir TV vardı.
Bu odanın tutarları gecelik 564 £ yada gecelik ortalama 713 $’dan adım atar.
Tam izahat için Insider, raporlama standartlarımıza nazaran seyahat için ödeme yapmış oldu ve şirkete bir gece için 455 £ yada ortalama 570 $ basın tutarı verildi.
Otel sözcüsünün bana söylediğine nazaran Rubens, Executive Tek Kişilik Oda ve Master Süit dahil olmak suretiyle 14 değişik oda kategorisine haizdir.
Yatağın karşısındaki duvarda asılı duran Prenses Margaret’in portresi ile dekor muhteşemdi.
Rubens’teki Prenses Margaret’in bir portresi.
Mikhaila Friel / İçeriden
Kaldığım odaya Kraliçe’nin adı verilmiş olsa da, Majesteleri, Prenses Margaret yada kraliyet ailelerinden herhangi birinin otelde kalıp kalmadığı bilinmiyor.
Bir otelin sözcüsü, Rubens’in bugünlerde sarayla ne tür bir ilişkisi bulunduğunu sorduğumda yorum yapmayı reddetti.
Kırmızı avize odayı tamamladı.
Rubens’teki odamdaki avize.
Mikhaila Friel / İçeriden
Dekor yürekli ve görkemliydi ve kırmızı renk her yerdeydi. avize,
Karyola
yastıklar, duvarın bir kısmı ve halının hepsi bu renkti.
Kırmızı temaya uygun olarak, geldiğimde masanın üstünde parasız bir dilim kırmızı kadife kek vardı.
Rubens’teki odamdaki masa.
Mikhaila Friel / İçeriden
Yatağın karşısındaki masada bir telefon, oda servisi menüsü, dergiler ve parasız bir dilim kırmızı kadife kek vardı.
Şekli ve dokusundan dolayı pastayı ilkin mum sanmıştım. Daha çok araştırma üstüne, otelden gelen bir not, bunun hakkaten kırmızı kadife kek bulunduğunu doğruladı. Malzemelerin belirtildiği ve besin alerjisi olan misafirler için yararlı olacağını düşündüğüm başka bir not daha vardı.
Kesip açınca pastanın süngerli ve jöle dolgulu bulunduğunu fark ettim.
Kırmızı kadife kek.
Mikhaila Friel / İçeriden
Daha ilkin asla içinde jöle bulunan kırmızı kadife keki tatmamıştım, bu yüzden unutulmaz bir yiyecek deneyimi yaşattı. Pastanın üstündeki altın pullar da hoş bir dokunuş yapmış oldu.
Penceremden Kraliyet Ahırlarını görebiliyordum.
Rubens’teki odamdaki Buckingham Sarayı Kraliyet Ahırlarının manzarası.
Mikhaila Friel / İçeriden
Kraliyet Ahırları’nın bu kadar net bir görüntüsüne haiz olduğum için şaşırdım. Bunun, Kraliçe’yi bir anlığına görme umuduyla oteli ziyaret eden kraliyet fanatikleri için en mühim satış noktalarından biri olması icap ettiğini düşündüğümü hatırlıyorum (maalesef göremedim).
Bir otel sözcüsü bana konukların çoğunluğunun Amerikalı ve kraliyet ailesinin fanatikleri bulunduğunu söylemiş oldu. Konukların, mühim gezinsel mekanlara yakınlığının yanı sıra “gerçek bir ‘İngiliz’ otel deneyiminin keyfini çıkarabilmeleri” sebebiyle The Rubens’ten keyif aldıklarını da eklediler.
Dolabın içinde elbise askıları, çay istasyonu, güvenlik kasası ve parasız terlikler buldum.
Dolap.
Mikhaila Friel / İçeriden
Oda beklediğimden daha küçüktü, sadece dolapta gizlenen birden fazla eşya ile alan iyi kullanıldı.
Bu aynalı şifonyer, ek bir depolama kapasitesi görevi görmüş oldu.
Şifonyer.
Mikhaila Friel / İçeriden
Bu, otelde birden fazla gün kalan konuklar için kesinlikle kullanışlı olacaktır. Fakat bir tek bir gece kaldığım için kullanılmadı.
Banyo geniş ve temizdi.
Rubens’teki banyo.
Mikhaila Friel / İçeriden
Banyonun içinde boy aynası, lavabo alanı, hela ve duşakabin vardı. Ek olarak üstünde Ruben’in logosu olan bir bornoz vardı.
Şampuan ve vücut ürünleri, kelimenin tam anlamıyla Kraliçe’nin onay damgasına haizdir.
Rubens’teki banyomda şampuan ve vücut yıkama.
Mikhaila Friel / İçeriden
Duş kabinindeki ürünler, Kraliçe ve Galler Prensi Kraliyet Emri bulunan J. Floris markasına aitti.
Kraliyet ailesine sağlanan ürün ve hizmetler için Kraliyet Emri verilir.
Kraliyet sevenler (bilhassa de parası olanlar) The Rubens’e bakmalı.
Muhabir Mikhaila Friel, Rubens’te.
Mikhaila Friel / İçeriden
Bu, bugüne dek kaldığım en pahalı otel oldu ve deneyimin tadını çıkarırken, kısa sürede The Rubens’te başka bir konaklama için kendi paramın bu kadarını sıçrattığımı hayal edemiyorum.
Bununla beraber, insanların niçin The Rubens’i sevdiğini anlayabiliyorum. Bir tek kraliyet teması için değil, Kraliçe’ye yakınlık da dahil olmak suretiyle onunla beraber gelen lüks avantajlar için ödeme yapıyorsunuz.
Londra’dayken kendilerini tedavi etmeyi göze alabilecek herhangi bir kraliyet hayranına tavsiye ederim. Ve yapamıyorsanız, otelin halka açık olan New York Bar’ında içki içmek için otele uğramayı düşünün.
Yoruma kapalı.