Liz Truss: İngiltere’nin en kısa görevde kalan başbakanı

Liz Truss

Kaynak, Reuters

Liz Truss, 5 Eylül’de iktidardaki Muhafazakar Parti’nin liderliğine seçilmiş, 6 Eylül’de başbakanlığa atanmıştı. Görevde sadece 45 gün kalarak, İngiltere tarihinin en kısa süre görevde kalan başbakanı ünvanını aldı. Bundan önce bu rekor 1827 yılında 119 gün görevde kalabilen George Canning’e aitti.

Aynı zamanda Margaret Thatcher ve Theresa May’den sonra İngiltere’nin üçüncü kadın başbakanı da olan Truss öğrenciyken okulda sahnelenen bir oyunda eski başbakanlardan Margaret Thatcher’ı canlandırmıştı. 39 yıl sonra, gerçek hayatta 45 gün için de olsa Muhafazakar Parti’nin yeni lideri ve İngiltere’nin başbakanı oldu.

Muhafazakar Parti içinde Truss’ın zaferiyle sonuçlanan liderlik yarışına ülkenin içinde bulunduğu ekonomik güçlüklerin nasıl aşılacağı tartışmaları damgasını vurmuştu.

Verdiği mülakatlarda ve parti üyeleriyle yapılan toplantılarda, son 20 yıldır -kendisinin de içinde yer aldığı – hükümetlerin izlediği ekonomi politikalarının büyüme sağlayamadığını söyleyerek eleştiren Truss’ı, rakibi eski Maliye Bakanı Rishi Sunak’tan farklı kılan en önemli nokta, geçim sıkıntısı içindeki kesimlere yardım paketleri yerine, derhal ve ciddi oranlarda vergi indirimleri vadetmesiydi.

Truss, bu politikanın zaten 40 yılın en yüksek düzeyine çıkmış görünen enflasyonu daha da körükleyeceği eleştirilerini reddediyor, aksine alım gücünü artırarak boğulan ekonomiye nefes aldıracağını savunuyordu.

Truss başbakanlık görevine geldikten sonra, Maliye Bakanlığı’na getirdiği Kwasi Kwarteng tarafından detaylandırılan ve karşılığının nereden bulunacağı açık olmayan 45 milyar dolarlık vergi kesintisi planları piyasaları alt üst etti ve bir kaç gün içerisinde bu politikaların önemli bir kısmından geri adım atılması ve Kwarteng’in istifasıyla sonuçlandı.

Sonunda vazgeçilen, en büyük vergi indiriminin de en yüksek gelir grubuna getirilmesi planı da soldan büyük eleştiri aldı.

Liz Truss’ın Kwarteng’in yerine atadığı Maliye Bakanı Jeremy Hunt da, başbakanın hemen tüm vergi kesintisi planlarından geri döndüğünü açıkladı. Truss artık siyaseten iyice zayıf düşmüştü.

Truss’ın liderliğe ve başbakanlığa aday olduğu süreçteki en iddialı vaadlerinden biri ise enerji fiyatlarındaki fahiş artışlar karşısında tüketiciyi koruyacak önlemler almaktı.

Truss, halkın “enerji faturalarını ödeyebilmesine yardımcı olmak için derhal harekete geçeceğini” söylemişti ve başbakan olduktan sonra bu doğrultuda, iki yıl süreyle enerji fiyatlarını kısmen sübvanse edecek bir plan açıkladı.

Bu koruma şirketler için de daha kısa süreyle sağlanacaktı. Fakat yeni Maliye Bakanı Jeremy Hunt, enerji fiyatlarına sağlanan korumanın 2 yıl değil 6 ay süreceğini açıklayarak bu projeyi de önemli ölçüde geri çekmiş oldu.

Anne ve babası ‘sol eğilimli’

47 yaşındaki Liz Truss, geçen yıl İngiltere’nin ikinci kadın dışişleri bakanı olmuştu. Truss parlamentoya seçildiğinden bu yana hükümette iç ve dış politikaya ilişkin bir dizi önemli göreve getirilmişti.

1975 Oxford doğumlu Truss, matematik profesörü olan babası ile hemşire olan annesinin “solcu” olduklarını söylüyor. Ama o aile geleneğini sürdürmemiş.

Erkek kardeşi bir keresinde BBC radyosunda, çocukluklarında aile içinde Monopol gibi oyunlar oynamayı sevdiklerini fakat kaybetmekten nefret eden Liz’in oyunu kazanamamaktansa ortalıktan kaybolmayı tercih ettiğini anlatmıştı.

Oxford Üniversitesi’nde felsefe, politika ve ekonomi okuyan Truss öğrenciler arasındaki siyasi faaliyetlere aktif olarak katıldı ve siyasette önce Liberal Demokrat sonra Muhafazakar saflarda yer aldı.

Okulu izleyen yıllarda Shell ve Cable & Wireless şirketlerinin muhasebe bölümlerinde çalıştı fakat hep politikaya atılmayı istiyordu.

Liz Truss

Kaynak, Alamy

Ateşli ‘peynir’ konuşması

2001 yılında siyasete atıldı ancak 2001 ve 2005 seçimlerinde milletvekili seçilemedi. 2006 yılında Londra’da Greenwich belediye meclisi üyeliğine seçildi ve 2008’den itibaren merkez sağ düşünce kuruluşu Reform’un başkan yardımcılığını üstlendi.

2010 yılında David Cameron’un liderliği döneminde South West Norfolk bölgesi milletvekilliğine seçilmeyi başardı.

Bu dönemde İngiltere’nin uluslararası düzeyde güçlenebilmesi için devletin ekonomik hayata müdahalesinin asgari düzeye indirilmesini savunan “Britannia Unchained” kitabının yazarları arasında yer aldı ve Muhafazakar Parti içerisinde en sıkı serbest piyasa savunucularından biri olarak öne çıktı.

2012 yılında Eğitim Bakan Yardımcısı olarak Muhafazakar Parti’yle Liberal Demokrat Parti’nin kurduğu koalisyon hükümetine katıldı. Liberal Demokrat Parti lideri Nick Clegg ile eğitim reformu konusunda anlaşmazlığa düştüyse de 2014 yılında Çevre Bakanlığı ile ödüllendirildi.

2015 yılındaki parti konferansında İngiltere’nin peynir ithalatı konusunda “Peynirimizin üçte ikisini ithal ediyoruz. Bu utanç verici bir şey” diye başladığı uzun ve ateşli konuşma bir süre alay konusu olduysa da yükselişi devam etti.

2016 yılında yapılan Brexit referandumunda Avrupa Birliği’nde (AB) kalmaktan yana tutum aldı. O sırada Sun gazetesine yazdığı makalede Brexit’in “üçlü bir trajedi” olacağını AB ile ticarette çok daha fazla bürokrasi ve kural getireceğini savundu. Ama referandumda savunduğu çizgi yenildikten sonra bu fikrini değiştirdi ve Brexit’in her şeyi yeniden şekillendirmek için bir fırsat sunduğunu savundu.

2016 yılında Theresa May hükümetinde Adalet Bakanı oldu ve bir yıl sonra da hükümetin ekonomik programının kalbi olan Hazine Başmüsteşarlığına getirildi.

Truss, Boris Johnson 2019’da başbakan olduğunda önce Uluslararası Ticaret Bakanı, sonra da Dışişleri Bakanı oldu.

Diplomatik gaf ve sıkıntılar

Liss Truss ve Sergey Lavrov

Kaynak, EPA

Truss, Rusya 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmeye başladığında partisi içinde en sert tutum alan politikacılardan biri oldu ve bütün Rus güçlerinin Ukrayna’dan sürülüp atılması gerektiğini savundu.

Ayrıca İngiltere’den Ukrayna saflarında savaşmaya gidebilecek kişileri teşvik eden açıklamaları ile tepki çekti.

Dışişleri Bakanlığı döneminde AB ile bir türlü çözülemeyen Kuzey İrlanda Protokolü konusunu, Birlik ile varılan Brexit sonrası ilişkiler anlaşmasının bazı hükümlerini çiğneyerek çözmeye çalıştı ve AB tarafından şiddetle eleştirildi.

İran cezaevlerinde tutulan iki İngiliz vatandaşının serbest bırakılması onun dışişleri bakanlığı döneminin bir başarısı olarak sunuldu.

Son olarak geçtiğimiz günlerde Truss’ın, kendisine yöneltilen, “Fransa lideri Emmanuel Macron’u dost mu düşman mı olarak görüyorsunuz” sorusuna “Henüz belli değil” anlamında “Jüri hala izliyor” minvalli bir yanıt vermesi bir eleştirilere konu oldu.

Macron bu sözlere, “lideri kim olursa olsun, hatta liderlerinin hatalarına rağmen” İngiltere’nin daima Fransa’nın dostu olduğunu söyleyerek yanıt vermişti.

Yoruma kapalı.

uaeupdates.com deneme bonusu veren siteler deneme bonusu veren siteler seo paket